2016 yılında Death Stranding duyurulduğunda tüm Kojima fanları çılgına dönmüştü. Kojima, Konami ile yaşadığı tatsızlıklardan sonra kendi şirketini kurmuş, Sony’den destek almış ve geri dönmüştü. Artık onun hayallerini kimse kısıtlayamazdı. Oyun çıkana kadar yüzlerce teori üretildi, daha hakkında hiçbir bilgi sahibi olunmayan oyun için yazılmadık senaryo bırakılmadı. Oyunun çıkışına haftalar kaldığı zaman bile kimsenin oyunun hikayesi ve hatta ne tür bir oyun olduğu hakkında net bir fikri yoktu. Kojima ise yeni bir tür yaratacağını ve bu türe “Action Strand Game” diyeceğini söylemişti. Oyunun çıkış günü geldi çattı (8 Kasım 2019-Ps4). İnsanlar oyunu aldı, oynadı,oynadı,oynadı… Oyun beklenenden uzundu. Ancak oyunun uzun olduğunu hissettiren şey 65 saat olması değil herkese hitap etmeyebilecek yepyeni bir tür olmasıydı. Oyunu oynayanlar ikiye bölündü. İnceleme notlarında 9ların, 10ların yanı sıra 3,ler, 5ler de geziniyordu. Peki neydi bu oyunu bu kadar farklı ve deneysel kılan?

Death Stranding oyununu size satmaya çalışan bir satıcı olsaydım ne aksiyon ne korku ne de strateji oyunu diyebilirdim bu yapım için. Oyun gerçekten tüm oyunculara çok faklı bir deneyim vaadediyor. Tabii başta da dediğim gibi bu deneyimden herkes memnun kalmayabiliyor. Oyunda Death Stranding isimli bir patlamadan sonra parçalanmış ve iletişimi kopmuş Amerika’dayız ve birbirleriyle bağı kopmuş olan ufak şehirleri bağlayarak UCA (United Cities of America)’yı tekrardan birleştirmeye çalışan kargocu Sam Porter Bridges olarak oynuyoruz. Kargocu lafını duyunca şaşırmış olabilirsiniz ancak oyunumuzun kurgu evreninde kargocuların rolü çok büyük. Death Stranding patlamaları ile yaşayanların ve ölülerin dünyası arasındaki çizgi yok olmuş, ölülerin ruhları “kıyıya vurmuş” ve bu olayların yanı sıra zamanyıkım yağmurları başlamıştır. Zamanyıkım yağmuru değdiği noktaları yaşlandırmakta ve gelişimini aşırı hızlandırmaktadır. Sorunlar bunlarla sınırlı değildir. Ölen insanların bedenleri 48 saat içinde imha edilmezlerse KV denilen (Kıyı Varlıkları) ölü ruhlar o bedenlerle etkileşime geçerek nekrolaşmayı ve ardından kararmayı gerçekleştirir. Kararma dediğimiz olay ise bir şehri yok edebilecek büyüklükteki krater oluşturan patlamalardır. Ölü ruhların ortalıkta dolanması, saniyeler içinde insanları öldüren bir yağmurun klasik hava durumu haline gelmesi gibi sebeplerden Death Stranding patlamasından kurtulan insanlar geriye kalan şehirlere kapanmış ve dış dünya iletişimlerini kesmişler. Anlayacağınız gibi bu dünyada mesajları ileten, şehirleri bağlayan ve erzakları teslim eden kişiler, dışarıdaki tüm tehditlere göğüs geren kargocular.

Oyunda bir kargocu olduğumuz için yapmamız gerekeni yapıyor ve oyun boyunca kargo taşıyoruz. Bir anda kendimizi rota ayarlarken, hava durumuna göre zamanlama yaparken buluyoruz. Oyunda bunların yanı sıra bolca karşılaştığımız iki tip klasik düşman var ki bunlar: KV’ler ve yükçüler. KV’lerden biraz bahsetmiştim. Kendileri bu dünyada kalan ölü ruhlar ve oyunda belli başlı KV bölgeleri var. Bu bölgelerden onlarla etkileşime geçmeden sıvışmak gerekiyor çünkü olur da yakalanırsanız sizi uğraştırıcı bir boss savaşına sürüklüyorlar. Yükçüler ise bir nevi kargo bağımlısı bir grup insan. Kargocuların yolunu kesip kargolarına el koyuyorlar ve yükçülerle baş etmenin birkaç farklı yolu var. Tabi her ne kadar oyunda KV bölgelerinden kaçsak ve yükçülerle kapışsak da büyük çoğunlukla kargo taşıyoruz ve bir A noktasından B noktasına gidiyoruz ve bu olay bazı oyuncuları bir yerden sonra sıkabilir. En büyük düşmanımız ise saydığım bu iki düşman tipinden de değil. En büyük düşmanımız sıkıntılı yer şekilleri ve derin akarsular.
Oyunda bozuk yer şekilleri, yükseltiler, hızlı akan ve
derin akarsular bizi gerçekten en çok zora sokan etmenler ancak oyundaki gerçek
amacımız da işte tam burada ortaya çıkıyor: İnsanları bağlamak ve yardım etmek.
Bağladığımız ve yardımlaştığımız insanlar yalnızca oyundaki npcler değil tabii
ki de. Coğrafi zorlukları aşmak için koyduğumuz merdivenler, halatlar; ortak
depolarda paylaştığımız mineraller, inşaatına başladığımız yollar ve
zorlukların aşılması için bıraktığımız araçlar… Bunların hepsi çevrimiçi
ortamda paylaşılıyor, diğer oyuncuların haritasında rastgele bir şekilde
beliriyor ve onların kurtarıcısı olabiliyor. Aynı zamanda siz de diğer
oyuncuların bu tarz desteklerinden sonuna kadar yararlanabiliyor hatta diğer
oyuncularla beraber çok fazla ham madde isteyen inşaatları beraber
yardımlaşarak yapabiliyorsunuz. Aslına bakarsak Kojima’nın da “yeni bir
tür” derken anlatmak istediği şey kargoculuk simülasyonu değil zor
şartları oyuncuların yani onun deyimiyle “Homo Ludens”‘lerin
yardımlaşarak beraber atlattığı bir oyun türü.

Peki sonuç olarak bu oyunu kimler alsın?
-Bolca vakti olanlar
-Sağlam bir hikaye ve kurgu isteyenler
-Farklı deneyimlere açık olanlar
-Post apokaliptik bir deneyim isteyenler
-Yalnız bir oyun deneyimi isteyenler
Bu oyunu alsın ve deneyimlesin derim.
ARTILAR
*Efsane hikaye
*Sizi içine çeken atmosfer
*Muazzam grafikler
*Hiç beklenmedik bir şekilde kargoculuğa alışabilmek
*Karakter tasarımları
*Türkçe altyazı seçeneği
*Müzikler
EKSİLER
-Tür herkese hitap etmeyebilir
-İlk 10 saat çok diken üstünde geçiyor, oyundan soğutabilir
-Olması gerekenden uzun olmuş
PUAN: 9/10
Yazar: Monsariar